annihilator – all for you (2004)

2004 yılına gelindiğinde Annihilator cephesinden iki yeni haber duyulmuştu. İlki, sevinçle karşılanan yeni albüm müjdesiydi. İkincisi ise – üzücü olan – kadro değişiklikleri… Joe Comeau, o kadar iyi performanslar göstermekteydi ki, Jeff Waters’ın egosu, ikinci bir popüler figürü grubunda barındıramadı. Comeau’nun yerini, yerel bir vokalist olan Dave Padden alacaktı (daha önce kimselerin sesini duymamış olduğu bir vokaliste, Waking the Fury gibi inanılmaz başarılı bir albümden sonra mikrofonu teslim etmek, ancak Waters gibi bir ‘deli’nin işi olabilirdi – ama bu defa, Waters hayranlarını gerçekten üzmüştü!). Padden’ın kendine has, başarılı, metalcore-vari ve açıkçası Annihilator’a yakışan bir sesi vardı. Bir başka artısı ise, gerçekten de iyi bir ritm gitarist oluşu sayesinde, Jeff Waters’ın ikinci gitariste harcayacağı parayı saklamasına yarayacak olmasıydı! Elbette Comeau ile karşılaştırmak bile bir hata olurdu Padden’ı ama yine de onun başarısız bir seçim olduğunu iddia etmek anlamsız olacaktı. Nitekim 2013 yılı itibariyle Padden’ın hala grupta olduğunu ve bu nedenle Waters dışında en uzun süreli Annihilator elemanı unvanını kazandığını görmek, onun seçiminin mantıklı oluşunu kanıtlar niteliktedir… Davullarda eski dost Mike Mangini’yi dinleyecektik bir kez daha (burada son üç albümdeki ilginç davulcu döngüsünden de bahsetmek gerekiyor: sırasıyla Ray Hartmann, Randy Black ve Mike Mangini, aynı sıralamayla Annihilator’ın ilk üç albümünde de çalmışlardı ve şimdi tarih tekerrür ediyordu!). Set the World on Fire’daki olağanüstü performansı hala akıllarda olan Mangini, bu kez daha çok ‘drum-machine’ gibi takılacaktı, çünkü kendisinin kadroya katılmasından çok önce Jeff Waters tüm davul partisyonlarını yazmış, Mangini’ye ‘neyi, nasıl çalacağını’ göstermekle yetinmişti. Basslar da yeniden Jeff Waters’a geçecek; Curran Murphy tek bir şarkıda solo atıp, turnede devam edecekti. Jeff Waters’ın egosu Priapus misali yükselmekte ve – yine – durdurulamamaktaydı.
Ancak tüm bu dezavantajlara karşın, All For You, gerçekten çok başarılı bir albüm olmuştu. İsim şarkısı ile açılan albümde, dolgun bir bass tonu ve sağlam bir bateri performansı karşılıyordu bizleri. Gitar tonları ‘testere’ kıvamından, günümüzün modern ve tok sounduna çekilmişti. Dave Padden, “her şey senin için” diyerek yumuşak yumuşak başlıyor, metal-core tarzı bir vokalle, gerçek sesini arz-ı endam ettiriyordu. Açıkçası, Padden’ın yaptığı tarzda vokalle bir sorunum olmamasından dolayı, adamın yaptığı işte bir hayli başarılı olduğunu itiraf etmek zorundayım. Albümün ilk şenliği, bizleri ikinci şarkıda bekliyordu. “Dr. Psycho”, distortion’lı bir arpejle ve bas notaları ile başlıyor; 01:31 itibariyle girizgah bir bass gitarı duyuruyor; asıl numarasına 02:17’den sonra ulaşıyordu. Jeff Waters, daha önce King of the Kill albümünün “Second to None” şarkısında denediği formülü, 2004 yılında bir kez daha kullanmış, bu kez, yapmak istediği şeyi daha iyi başarmıştı. 04:02’den sonra akan melodiler için fazla söylenilecek bir şey yoktu: dahice! “Demon Dance”, eskilerden kalma bir thrash riffi ile açılıyor, birkaç tekrardan sonra, riffi değiştirse de, yine de thrash sularında yüzüyordu. Padden’ın vokalleri hiç fena değildi. Ve daha önemlisi Jeff, bir kez daha yapmıştı yapacağını: 02:30-03:03 arasındaki melodi yine nefes kesiciydi! “The One”, belki de üç albüm sonra gelen ilk Annihilator balladıydı. Bir hardcore vokalistine göre ballad işini iyi kıvıran Padden’a rağmen, şarkı bence albümün en zayıf halkalarından biriydi. Ardından gelen “Bled” ise metale geri dönüş biletiydi resmen. Rahatlıkla bir Waking the Fury bestesi olabilecek bu şarkıda, Jeff Waters tam anlamıyla döktürüyor, ortalığa riffler ve melodiler saçıyordu. Bana göre tüm albümün en heyecan verici kısmı olan 03:58-04:52 arasındaki melodiyi de içermesiyle, All For You’nun en iyi şarkısıydı! “Both of Me” de, neredeyse aynı şarkının devamı gibi başlayan, kısa bir müddet arpejle devam eden ama en nihayetinde bir şizofrene saygı (!) şekline bürünüp, tek kelimeyle deliren bir şarkıydı. Jeff Waters bir gitardan çıkabilecek her tür sesi öyle güzel ve öyle delicesine harmanlamıştı ki, şarkı kendisi için “ben Annihilator bestesiyim” diye bağırıyordu! Takip eden “Rage Absolute” ise, All For You için çok çok sert bir şarkıydı. Hızlı bir metronom, deli riffler, catchy melodiler, harika sololar ve canlı bir davul performansı. Ne yazık ki aynı şeyleri olmasa da, aynı şeylerin tersini söyleyebileceğim “Holding On” ise, bu hızlı şarkının arkasına yerleştirilmiş, albümün ikinci balladıydı. Bahsetmeye bile değmeyecek ufak bir arpej ve tekrarları. Allah’tan arkasından gelen “The Nightmare Factory” durumu toparlıyordu. Önce tuhaf ve etkili gitar leadleri; sonra kesik kesik riffler üzerine yerleştirilmiş clean vokal; benzer rifflerin sertleştiği, vokallerinse hardcorelaştığı nakarat; 02:15 itibariyle giren Jeff Waters trademark’ı olan yumuşak melodi üzeri, enfes gitar leadleri ve mükemmel bir solo. Kısa bir Annihilator özeti. Albümün en iyilerinden biri! Ve albümü kapatan enstrümantal “The Sound of Horror”. Öyle ahım şahım bir ‘korkunun sesi’ yoktu belki ama Annihilator’ı Annihilator yapan her şey ziyadesiyle mevcuttu bu şarkıda: Güzel melodiler, sert gitarlar, sağlam leadler ve bir de arka plana yerleştirilmiş piano darbeleri. Son derece şık…

All For You çoğu eleştirmen ve fan tarafından ilk zamanlarda yerden yere vurulurmuştu. Kimilerine göre Annihilator ‘hardcore’laşmıştı; kimilerine göre ise 2000’li yıllar öncesindeki ‘soft’ haline geri dönmüştü, balladlar falan da bunun kanıtıydı. Şans ki ben her iki tuhaf cenah içinde de yer almadığımdan; albümden kendi adıma maksimum zevki alabildiğimi ve bundan mutluluk duyduğumu – hala – belirtebiliyorum. Dave Padden’ın ses tonu bana da hitap etmiyor ama hiçbir grup da, hardcore vokalisti aldı diye hardcore yapmaya başlamıyor. All For You, bilhassa şarkı sıralamasıyla Set the World on Fire’ı andırsa da, onun kadar iyi ve yaratıcı bir albüm değildi. Öncülü Waking the Fury’ye göre ise, kesinlikle çok daha yavaş ve yumuşak bir albümdü. Ama totalde bakıldığında, her tür melodinin, manyaklığın ve müzikal kalitenin bulunabileceği basbaya sağlam bir yapıt olmuş, gerçek bir metal albümü olarak metal-severlere sunulmuştu. Sanırım yıllar içerisinde insanlar da albümün bu özelliklerinin farkına varmaya başladılar, zira All For You bugün kendisinden sitayişle bahsedilen bir albüm statüsüne erişmiş durumda…