Aynı tarihli Christeen demosunun hemen ardından çıkan Infinity, demodan önce vadedilen reçeteyi (Ocean Machine’in daha pop versiyonunu) neredeyse harfiyen yerine getiren bir albüm oldu. Dürüstçe söylemek gerekirse, Infinity‘nin Devin Townsend diskografisinden dinlediğim ilk albüm olmasına rağmen en az sevdiğim, daha doğrusu belki de en az anladığım Devin Townsend ürünü olduğunu belirtmeliyim. Progressive rock-metal anlayışımda keyboardların bu derece baskın olduğu albümler yerine daha gitar ağırlıklı ve daha atmosferik çeşitleri tercih etmem buna neden olsa da, asıl meselenin Infinity‘deki bestelerde olduğunu düşünüyorum. Diğer Devin şarkılarına nazaran çok daha ‘tekdüze’ ve çok daha ‘basit’ (Devin standartlarına göre!) olan şarkılar, beni fazla açmıyor ama yine de albümün bir çok fanı olduğunu belirtmeli ve muhakkak bir şans verilmesi gerektiğini düşündüğümü söylemeliyim.
Albümü açan “Truth,” girişindeki rifflerle Ocean Machine’den çıkma gibi dursa ve 00:23’te giren davullar Strapping Young Lad’i andırsa da, bestenin devamından da anlaşılacağı üzere tamamen yeni bir Devin Townsend ürünü olarak göze batıyor. Üstelik “la la la la la..” temalı korolarıyla son derece çarpıcı bir bridge’e de ev sahipliği yapıyor. Albümün en iyilerinden biri! İkinci sırada demodan çıkma “Christeen” var ve kendisi hala sıradan bir şarkı. Üçüncü sıradaki “Bad Devil,” tam manasıyla ‘manyak’ bir şarkı ve bence albümün en başarılı bestesi. Bir çocuk parkından çıkabilecek keyboard melodileri üstüne eklenmiş önce brutal, sonra clean vokaller ve 04:20’den sonraki dehşetengiz vokaller (Devin Townsend kariyerinin en iyi anlarından biri), süper bir şarkıyı işaret ediyor. Ardından gelen “War” ne yazık ki “Bad Devil”ın kaldığı yerden devam etmiyor, hatta albümün en sıradan bestelerinden biri olarak kalıyor. “Soul Driven Cadillac” da mükemmel sözlerine karşın bu sıradanlıktan pek uzaklaşamıyor. Allah’tan kendisinden sonra gelen “Ants,” bir Devin Townsend bestesine göre bile ‘manyak-ötesi’ oluyor da durumu tekrar toparlıyor. Bilinen bir melodinin üzerine ultra-hızlı vokaller ve çılgın gitarlar! Formül basit ama sonuç olağanüstü. “Wild Colonial Boy,” “Ants”in yarattığı etkiyi devam ettiren, tekrar tekrar dinlenilebilecek kadar başarılı vokallere ev sahipliği yapan ve özellikle sözlerin gitar melodileriyle neredeyse birebir örtüştüğü kısımları ile akılda yer etmeyi başaran bir şarkı olarak karşımıza çıkıyor. ‘The Wild Colonial Boy’ ismindeki ünlü Anglosakson folk şarkısı ile kendisi arasında ne sözler anlamında ne de müzik anlamında bir bağ kurabildim ben ama belki vardır Devin’ın bir bildiği?.. Bir sonraki şarkı “Life is All Dynamics,” anlamlı sözleri, şahane armonisi ve sertleştiği bölümlerdeki olağanüstü melodisi ile albümün en başarılı şarkılarından biri ve sessiz, sakin ama son derece etkili epik şarkı “Unity”ye mükemmel bir referans oluyor ve bu iki şarkı albümü birlikte kapatıyor.
Düşündüm – ve albümü yorumlarken bir kez daha dinledim – de, belki de biraz fazla acımasız olmuşum Infinity‘ye karşı. İçinde en azından dört-beş tane harika şarkı barındıran bir albümü es geçmek cidden büyük bir aptallıkmış benim için. En azından başarıyla sözü geçen şarkıların bir defa de olsa dinlenmesinde fayda var.
*** Albümün yeni piyasaya sürülen versiyonlarında “Noisy Pink Bubbles,” “Sister” ve “Hide Nowhere” şarkılarının akustik canlı performansı ve bir de “Man” isimli şarkının demo versiyonu yer alıyor; ancak ne kendi içlerinde, ne de albümün genelinde çok da kayda değer işler olduklarını söyleyebileceğimden, kendilerini pas geçmeyi tercih ettiğimi belirtmeliyim.