Steve Vai’ın vokalistliğini üstlendiği 1993 tarihli Sex & Religion albümü ve ardından gelen turnede karşılaştığı olaylardan etkilenmiş, müzik piyasasından ağzı yanmış, klişeler ile işini bitirmiş; aradaki demo macerası belki de hiç istediği gibi gitmemiş, hırçın, kızgın ve hiç şüphesiz ‘deli’ Devin, 1995 yılına geldiğinde artık her şeyiyle kendisine ait, kendisi gibi ve müzik piyasasının hiç de hazır olmadığı ilk Devin-ürününü piyasaya çıkarttı!
Sonraki yıllarda kemikleşecek bir kadrosu olsa da ilk Strapping Young Lad (“Sargılayan/Kırbaçlayan Genç Çocuk” anlamına geliyor) albümü, Devin Townsend’ın kendi ismiyle albüm çıkartmaya başlamadan önce, belki de kendisini en iyi tanımlayan projesiydi. Heavy As A Really Heavy Thing (“Gerçekten Sert Bir Şey Kadar Sert”) adının hakkını veren inanılmaz bir albümdü. Sert, keskin ve ultra-hızlı gitarlar; bazen cehennemden (çığlık), bazen araftan (brutal-koro), bazen de cennetten (clean) gelirmiş gibi davranan vokaller; kesinlikle hasta bir kafadan çıktığı belli olan kimi zaman neşeli, kimi zaman şizofrenik derecede karamsar şarkı sözleri; death-grind tonda sürüklenen davul partisyonları ve henüz isim almamış olsa da bugün endüstriyel-metal diye adlandırılan türün olmazsa olmaz keyboard/programlama/sample numaraları ile albüm, başlı başına bir tür yaratacak kadar orijinaldi. Devin Townsend, besteler ve prodüksiyon konusunda ciddi anlamda bir devrim yaratmıştı. Heavy As A Really Heavy Thing‘in prodüksiyonu ve soundu, bundan on dokuz yıl önce çıkmış bir albüm değil de sanki henüz raflarda kendisine yer bulmuş, pahalı bir metal prodüksiyonunu andırıyor. Her bir enstrümanı ayrı ayrı, net bir şekilde duyurabildiği gibi, içinden çıkılmaz bir de kaotik atmosfer yaratıyor. Albümde yer alan seçme müzisyenler (davullarda Adrian White, Chris Bayes; basta daha sonraki albümlerde de yerini koruyacak olan Byron Stroud; bazı şarkıların ritm gitarlarında da yine daha sonraki yıllarda kalıcı eleman olacak Jed Simon) gerçekten başarılı işler çıkartıyor. Heavy As A Really Heavy Thing, tüm zamanların en başarılı debut albümlerinden biri oluyor.
Albümün açılışını yapan “SYL,” bugüne kadar yapılmış tüm Strapping Young Lad albümlerinde kullanılan sert riffler, ultra hızlı vokaller ve ritmik-melodik-groovy şarkı yapısı formülü ile daha ilk saniyeden beynimizde yer etmekle kalmıyor, olağanüstü nakaratındaki “ben yeni çağın gelişiyim” sözleri ile Devin’ı ve onun muhteşem diskografisini en başından müjdeleme görevini de başarıyla yerine getiriyor. “In the Rainy Season,” dominant bir bas melodisi üzerine yerleştirilmiş doom-style riffleri (bugün Meshuggah’nın yazdığı stile çok benziyor) ve operatik vokalleri ile albümün endüstriyel yanına katkıda bulunurken; hemen ardından gelen “Goat,” Devin’ın tempoyu düşürmeyi tercih ettiği ender bestelerden birine ev sahipliği yapıyor. Dördüncü sırayı alan “Cod Metal King,” bana göre hem bu albümün en iyilerinden biri hem de tüm Devin diskografisinin en deneysel şarkıları arasında yer alıyor. Şarkıyı açan 80’ler keyboardları, 00:50’den itibaren öyle gitarlarla birleşiyor ve şarkı üçüncü dakikasından itibaren öyle bir hal alıyor ki, beste hakikaten herhangi bir tarifin çok ötesinde yer alıyor! Tek kelimeyle bir başyapıt. “Happy Camper,” Devin’ın zaman zaman yapmayı çok sevdiği türden grind-tarzında bir şaşırtmaca, küçük bir şaka. “Critic,” kesinlikle albümün en iyilerinden biri ve özellikle de 02:38’den sonraki gaz kısmıyla insanı yerden yere vuruyor. “The Filler-Sweet City Jesus,” adının hakkını verir derecede (‘boşluk dolduran’) albümle alakasız ama kaliteli bir şarkı. “Skin Me,” bu kısa aranın kaldığı yerden başlayan ama gittikçe temposunu arttıran, sağlam bir beste. “Drizzlehell,” neredeyse “Skin Me” ile kardeş bir şarkı ve kayda değer bir vokal performansı içeriyor. Albümü kapatan “Exciter” (+ “Satan’s Ice Cream Truck”) ise gerçekten arızalı bir beyinden çıkabilecek ölçüde sakat bir şarkı. Şeytanın Dondurma Arabası’ndan ne çeşit bir ses çıkmasını bekliyorsanız, emin olun, o ses, bu şarkıdan çıkıyor!
Sonuç olarak Devin, kariyerine öyle sağlam bir başlangıç yapıyor ki, bütün dünya ondan ‘aynen bu yolda devam etmesini’ bekliyor.
Ne büyük hata!!!